Pozitifliğin Karanlık Tarafı

Hayata iyi tarafından bakmanın ruhsal sağlığımız için olumlu etkileri olduğu yaygın olarak bilinir. Ancak maalesef hayat her zaman pozitif olaylar ile dolu değildir. Dolayısıyla hislerimiz de sadece pozitif olamaz. Hayatta deneyimlediklerimize ya da maruz kaldıklarımıza olumlu ve olumsuz duygulardan oluşan geniş bir yelpazede karşılık veririz. Yelpazenin daha çok ne tarafında durduğumuz genel ruh halimizi belirlese de bu farklı duygularda gezinme halimizin olağanlığına aşina olmak önemlidir. Zaman zaman acı veren, inciten, öfkelendiren, kıskandıran, tiksindiren ve daha pek çok duyguyu açığa çıkarabilecek deneyimleri yaşarız. Peki bu duyguları yaşamaya ne kadar izin veriyoruz? Cevap ‘pek de değil’ ise bunun şimdilerde popüler bir adı var: Toksik pozitiflik. İyi gelmeyen iyimserlik.

Toksik pozitiflik nedir?

İyi gelmeyen iyimserlik, bir durum ne kadar olumsuz hissettirirse hissettirsin, bu duyguları bastırma ve olumlu bir görüntü çizmekle; hayata “sadece iyi hisler” ile yaklaşılmasıyla açıklanabilir. Bu tutum sadece iyimserliğin önemini vurgulamakla kalmaz, aynı zamanda kesinlikle olumlu olmayan duyguları en aza indirir veya tamamen reddeder. İyimser olmanın ve pozitif düşünceye girmenin faydaları olsa da bu iyi gelmeyen iyimserlik hali zor duygulara aslında zorla neşeli bir görünüş kazandırır. Pozitif düşünceyi aşırı genelleştirilmiş bir uç noktaya taşır. Kısaca, toksik pozitiflik karşılaştıkları zorluklardan bağımsız olarak insanlardan pozitiflik talep eder, potansiyel olarak bazı önemli duygularını susturur ve onları sosyal destek aramaktan caydırır. Toksik pozitifliğin duygusal yaşantılarımız üzerindeki etkilerini şu şekilde özetleyebiliriz:

  1. Gerçek duyguları gizlemek
  2. Bir duyguyu/duyguları doldurarak ya da yok ederek “sadece pozitif düşünerek devam etmeye” çalışmak
  3. Hissettikleri için suçluluk duymak
  4. Duygusal deneyimlerini doğrulamak yerine birine bir bakış açısı kazandırmaya çalışmak (örneğin, “daha kötü olabilirdi”)
  5. Hayal kırıklığı ya da pozitiflikten başka bir şey ifade ettikleri için başkalarını utandırmak ya da azarlamak

“Yalnızca olumlu hisler!” şeklinde bir motto, özellikle bir kişi yoğun kişisel sıkıntılar içerisinde ise sinir bozucu olabilir. İnsanlar finansal sıkıntılar, iş kaybı, hastalık veya sevilen birinin kaybı gibi durumlarla uğraşırken, onlara olaylara iyi tarafından bakmaları gerektiğinin söylenmesi tamamen acımasız ve empatik olmaktan uzak algılanabilir. Tabi ki zor deneyimler ve zorluklar karşısında iyimser olmak mümkündür. Ancak zamansız ve yersiz iyimserlik doğal olmayan, samimiyetten uzak, soğuk, yapay ve renksiz görünebilir.

Aslında bu durum, insani duyguları paylaşabilmek ve koşulsuz destek alabilmek yerine, insanlara duygularının reddedildiğini, görmezden gelindiğini veya tamamen geçersiz kılındığını düşündürür. Bir nevi, insanlara hissettikleri duyguların kabul edilemez olduğunu söyler. Bu suçluluğa da neden olabilir; yani aslında bir trajedi karşısında olumlu hissetmenin bir yolunu bulamıyorsak, yanlış bir şey yaptığımıza dair bir izlenim yaratır.

Toksik pozitiflik için bir kaçınma mekanizması diyebiliriz. Kaçmak bazen tam da ondan beklendiği gibi rahatlatır. Bazen ise sadece kısa süreli rahatlatıp sonradan zorlayıcı olur. Zorlayıcı duyguların geriliminden kurtulmanın yolu onları anlamaya çalışmak olabilir. Anlamaya çalışmanın bir yolu dile getirmektir. Bu kendimizle bağlantıda kalmaya yardımcı olur. Kendimizle bağlantılarımız güçlü olduğunda öteki ile bağlantılarımız da güçlü olur. Bazen insanın ihtiyacı tam da o anda kalması ve her nasıl hissediyorsa bunu yaşamasıdır. İçinden geçmeden oradan çıkmanın mümkün olmadığı duygular için olumlu şeylere odaklanmaya teşvik uzun dönemde daha büyük sorunlara yol açabilir. Güncel bir örnek olarak insanlar, COVID-19 pandemisi sırasında zorunlu olarak evde kalınan günlerde yeni beceriler geliştirmek, bolca okumak, evde spor yapmak, yeni tarifler denemek, aile ile eğlenceli vakit geçirmek gibi olumlu aktivitelere yönlendirildi. Oysa yaşanan olağanüstü bir durumdu ve belki de olağanüstü duygulara biraz olsun yer açılmalıydı.

Toksik pozitifliğin çözümü ne ve nasıl olmalı?

Bize sıkıntı veren bir olay karşısında olumlu bir bakış açısı geliştirmemeli miyiz? Sadece olumsuzluklara odaklanmak ruh sağlığımız için daha kötü değil mi? Aslında önemli olan bunlar arasında dengeli bir bağlantı kurabilmek, olaylara iyi ve kötü yönleriyle bir bütün olarak yaklaşabilmek. Yapılan çeşitli araştırmalar, bu konudaki bütüncül bakış açısının tipik olarak hayat kolay olduğunda veya bir hedefe ulaşıldığında deneyimlendiğini savunur. Bununla birlikte, zorlu ve karmaşık durumlarda, insanların daha az mutlu hissettiklerini bildirmelerine rağmen, ilham ve kişisel gelişim duygularını yaşamalarının da olası olduğu görülmüştür. Oysa insanların “eşzamanlı olumlu ve olumsuz duygular” yaşayabildiği bilinmektedir. Bu bakış açısı, insanların bazı durumlarda yalnızca tek kutuplu duyguları değil, aynı anda veya sıralı olarak hem olumlu hem de olumsuz duyguları deneyimleyebileceğini kabul eder (Leung vd., 2021).

Öte yandan umutlu olmak gibi pozitiflik içeren duygular olmadan sağlıklı bir şekilde yaşam sürdürebilmemiz zorlayıcı olabilir. Aslında kendimizle kalarak yaşadıklarımızı kabullenmenin ve daha sonrasında tecrübe ettiğimiz sıkıntılı olayın olumlu taraflarına yönelmenin ruh sağlığımız açısından bir denge oluşturacağından bahsedebiliriz. Duygularımızı onurlandırdığımızda, iyiyi, kötüyü yani aslında bütünüyle kendimizi kucaklarız. Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek, güçlü ruhsal yaşama giden en temel yoldur.

Kaynaklar

Leung, A. K. Y., Koh, B., Phang, R., Lee, S. T., & Huang, T. (2021). Linking Creativity to Psychological Well‐being: Integrative Insights from the Instrumental Emotion Regulation Theory. The Journal of Creative Behavior.

https://www.verywellmind.com/what-is-toxic-positivity-5093958

https://www.medicalnewstoday.com/articles/toxic-positivity#summary

https://www.thepsychologygroup.com/toxic-positivity/

Künye

Yazan: Bilge Korkmaz

Düzenleyen: Yeliz Şimşek Alphan & Beyza Ünal

Bookmark the permalink.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir