Mükemmeliyetçilik ya da İmkansızı Aramak

Günlük yaşamda pek çoğumuz mükemmele ulaşmayı isteyebilir. Hayatımızın farklı alanlarında mükemmel şekilde davranabilmeyi isteriz ve büyük oranda bu duruma olumlu anlam yükleriz. Fakat bizi başarıya ulaştırarak kendimizi yeterli ya da becerikli hissetmemizi sağlayacağını düşündüğümüz mükemmeliyetçilik yoğun ve yıkıcı şekilde olduğunda psikolojik sağlığımızı olumsuz etkileyebilir.

Dow Rummel Associates Receive Statewide Awards - Dow Rummel Village

Mükemmeliyetçilik nedir?

Mükemmeliyetçilik, bireyin kendinden veya başkalarından durumun gerektirdiğinden daha yüksek düzeyde performans talep etmesi olarak tanımlanır (Hollander, 1965). Mükemmeliyetçilikte aslında gerçekleşmesi mümkün olmayan bir durum için aşırı çaba söz konusudur (Patch, 1984) ve bireyler, tekrarlayan bir şekilde imkansız hedefleri için çaba sarf ederler. Bununla birlikte, kendilik değerini de başarı ve üretkenlikle ilişkilendirirler (Burns, 1980). Örneğin, mükemmeliyetçi bireyler hiç hata yapmamak, herkes tarafından sevilmek ve beğenilmek, sınavlarda hep birinci olmak ya da en üst düzey işlerde çalışmak isterler. Ama bu yüksek ve her zaman gerçekçi olmayan beklentileri gerçekleşmediğinde, kendilerini sorumlu hissederler ve benlik saygıları zarar görür.

Oldukça yaygın olarak görülen mükemmeliyetçi eğilimin kültürel bir altyapısı olduğunu ve toplum tarafından pekiştirildiğini söylemek yanlış olmaz. Her ne kadar olumlu bir pekiştirme söz konusuysa da mükemmel olmanın aslında bireyi çekicilikten, özellikli olmaktan, canlılıktan yoksun ve neredeyse hiçbir onarıcı özelliği olmayan biri haline getirdiğine sıklıkla rastlarız. Oysa insan olarak diğer canlılardan bir üstünlüğümüz varsa bunun kendimizde kusur bildiklerimiz ile ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Eksikliklerimiz, kusurlarımız her birimizde benzersiz kişilikler oluşturur ve bizi gerçek bir insan haline getirir. Eğer kusurlarımızdan azade olsaydık, soğuk, yapay, verimsiz ve sevilmez olmamız kaçınılmaz olurdu (Pacht, 1984).

Peki, mükemmeliyetçilik ne gibi sonuçlar doğurur?

Mükemmeliyetçi tutumun daha normal düzeylerdeki halinin birtakım iyi sonuçları olabilir. Mükemmeliyetçilik, olumlu sonuçlar elde edebilmek amacıyla yüksek ve gerçekçi standartlar belirlemek, motivasyon sağlamak ve harekete geçmek için kullanılıyorsa orada olumlu mükemmeliyetçilikten söz etmek mümkündür (Adkins ve Parker, 1996; Hamachek, 1978; Slade ve Owen, 1998). Özetle, olumlu mükemmeliyetçilik bireylerin psikolojik açıdan daha iyi hissetmelerini sağlarken özyeterliklerini, benlik saygılarını ve yaşam doyumlarını artırır (Chen ve ark., 2017; Geranmayeporur ve Besharat, 2010; Park ve Jeong, 2015).

Diğer taraftan, kişi kendine ulaşılması zor hedefler belirliyorsa, performansından hızla memnuniyetsizlik duyduğu, hata yapmayla ilgili yoğun korkuların eşlik ettiği eylemsizlik ile kendini belli eden olumsuz mükemmeliyetçilik sorunları ortaya çıkar (Adkins ve Parker, 1996; Hamachek, 1978; Slade ve Owen, 1998). Kısacası, olumsuz mükemmeliyetçilik ruh sağlığını olumsuz etkiler. Kişi, özdenetim ile ilgili yetersizlikler yaşayabilir veya kişilerarası ilişkilerinde sorunlarla beraber düşük benlik saygısı oluşabilir. Ayrıca, olumsuz mükemmeliyetçiliğin depresyon, performans kaygısı, sosyal kaygı gibi pek çok psikolojik rahatsızlık için de yatkınlık oluşturduğu bilinir (Burns, 1980; Chen ve ark., 2017; Geranmayeporur ve Besharat, 2010; Pacht, 1984).

Yaşantımızda mükemmeliyetçiliğin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için kendimize imkansız hedefler belirlemek yerine daha gerçekçi beklentiler oluşturabiliriz. Çeşitli alanlarda performans sergilerken yeterince iyi şekilde davranmayı hedefleyebiliriz. Eğer ki beklediğimiz kadar iyi iş çıkaramazsak bu konuyla ilgili kendimizi suçlamak yerine, amaçlarımızı ve davranışlarımızı gözden geçirerek neyin yanlış gittiğini anlayabiliriz. Ayrıca eksikliklerimizin her zaman olacağını kabul edebiliriz ve bu eksikliklerin bizim yeterliliğimizden ve değerimizden bir şey götürmediğini kendimize hatırlatabiliriz. Çünkü aslında mükemmeli aramak belki de asla ulaşamayacağımız şeyin peşinde harcanan boş çaba olabilir.

Yazar: Gülen Say

Kaynakça

Adkins, K. K. ve Parker, W. (1996). Perfectionism and suicidal preoccupation. Journal of Personality, 64(2), 529–543.

Burns, D. D. (1980). The perfectionist’s script for self-defeat. Psychology Today, 34-52.

Chen, L., Zhong, M. Cao, X., Jin, X., Wang, Y., Ling, Y. Ve ark. (2017). Stress and self-esteem mediate the relationships between different categories of perfectionism and life satisfaction. Applied Research in Quality of Life, 12, 593-605.

Geranmayeporur, S. ve Besharat, M. A. (2010). Perfectionism and mental health. Procedia Social and Behavioral Sciences, 5, 643-647.

Hamachek, D. E. (1978). Psychodynamics of normal and neurotic perfectionism. Psychology, 15, 27-33.

Hollander, M. H. (1965). Perfectionism. Comprehensive Psychiatry, 6, 94-103.

Pacht, A. R. (1984). Reflection on perfection. American Psychologist, 39(4), 386-390.

Park, H. ve Jeong, D. Y. (2015). Psychological well-being, life satisfaction, and self-esteem among adaptive perfectionists, maladaptive perfectionists, and nonperfectionists. Personality and Individual Differences, 72, 165-170.

Slade, B. D. ve Owen, R. G. (1998). A dual process model of perfectionism based on reinforcement theory. Behavior Modification, 22(3), 372-390.

Bookmark the permalink.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir